23 Şubat 2021 Salı

TUZ DEĞİL SOFRA TUZU ZARARLIDIR !


Deri ve genelde böbrekler, Tuz olarak tanımladığımız bu NaCl’yi tekrar ayrıştırmamızı sağlarlar. Ancak yaşımız ve bünyemize göre sadece belirli bir miktarını ayrıştırabiliriz; günde 5-7 gramını, daha fazlasını değil. İlginç olanıysa, bizim günde sadece endüstriyel gıdalardan, yani konservelenmiş olan hazır gıdalardan 12-20 gram Tuz aldığımızdır ki henüz bunun içinde kendi kattığımız tuz yoktur. Bu şekilde bedenimize ayrıştırabileceğimizden çok daha fazla Tuz almış oluruz. Bedende ayrıştırılamadan kalan Tuz, yani bu agresiviteden bedenimiz kendisini bir şekilde korumalıdır.

Şimdi Tuz ve NaCl yi bir ayıralım. NaCl, Sodyum Klorür’dür yani Sofra tuzu(rafine tuz). Buna göre Tuz dediğimizde içerisine mineral ve elementler barındırır. Buna göre vücuda alınan 1gram Tuz ile 1 gram Sofra tuzu aynı değil. Her gramda Sofra tuzunda ekstradan 300-400mg daha fazla Sodyum barındırır. Elbette ki Sodyum aldığınızda potasyum ve magnezyum gibi önemli maddeler alınmıyorsa o zaman Sodyumdan daha fazla zarar görebilirsiniz.

Vücudunuza aldığınız her fazla Tuz ayrıştırılamadan hücre sıvısına geçer. Hücreler ölür ve beden kurur. Bu yaşlanmaya götürür. Potasyum, magnezyum ve alkali suya daha fazla ihtiyaç duyulur. Özellikle ileriki yaşlarda genelde %56-58 sıvı ihtiva edilir. Tam da bu durumda çok su içmek gereklidir. Yaşlılıkta insan artık susuzluk hissetmez, o his ortadan kalkar. Çünkü bedende çok az tuz vardır. Eğer tuz alırsanız, o zaman doğal bir susuzluk hissiniz olur. Tabi biz doğal tuzdan bahsediyoruz. Sofra tuzundan değil. Aksi halde bedende ödem oluşur.

Beden fazla sodyumu koruma için bir sonraki adımı rekristalizasyondur. Kemiklerimizde büyür ve NaCl daha fazla hayvansal albümine ihtiyaç duyar. Ancak bedenimize aldığımız tüm elementlerin öncelikle ayrıştırılmaları gerekir. Ve bu da albümünde aminoasitler demektir, bunların teker teker kombinasyonlarıyla –bunun için 347 trilyon kombinasyon mümkün- bedensel albümin, diğer adıyla kas dokusu oluşabilir. Fakat bu aminoasitlerin tümü örneğin hayvansal albüminde bulunmayan Lizin ve Triptosan katılmadığında gerekli 347 trilyon kombinasyon imkanları oluşamaz. Ve böylece almış olduğunuz albüminin hiçbir değeri olmaz, bedeninizde küçük kristaller olarak kalır. Siz protein aldığınızda vücut sindiremediği bu proteini vücuttan atmak için Ürik asite çevirir ve vücut ürik asitin sadece bir kısmını atabilir, bir kısmıyla da bedende Sodyum Klorür (rafine tuz) ile birlikte kemiklerin üzerinde kristal tortular oluşturur ve kemiklerin kalınlaşmasına sebep olur. Eklemlerin üzerinde oluşan bu kristaller sürtünme ile enflamasyona ve iltihaplanmaya yol açar. İltihaplar bağ dokunun da temel madde üzerinde birikmelerine, diğer bir deyişle ödem ve şişmelere sebep olur ve sinirlerin üzerinde oluşan baskıdan dolayı ağrılarınız başlar. Klasik doktor size romatizma, artrit, artroz, gut gibi teşhisler koyacak. Oysa Bütüncül tıp size bedenin latent asidozu ve temel maddeden biriken artık ürünlerinden olduğunu görecektir. Kemiklerde biriken bu çöplerden dolayı ölmek istemiyorsanız ve kurtulmaksa amacınız o zaman rafine işlemiyle ayrıştırılmış olan antatagonistlere ihtiyacınız var demektir.

Bunun için NaCl (sodyum klorür) değil, Tuz’a ihtiyacınız var. Bu tuzun içinde tüm antagonistlere yani diğer tüm elementlere ihtiyacınız vardır. Aynı çamaşır makinesinde kullandığınız kireç çözücü ilaç gibi gerçek tuza ihtiyacınız vardır. Yani işlem görüp rafine olmamış tuz. Sofra Tuzu (Rafine tuzu) kullanmayınız.

Vücut_bilim instagram hesabından alıntıdır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder